26 Eylül 2014 Cuma

Ne Olacak?

-oldu o zaman


perşembe, sabah, saat altı yirmiyedi. elindeki son a4ü koydu masaya. ama önce bi kahve yapmalıydı. kahvesini yaptı. ışığı kapatıp güneşliği çekti loş bi ortam lazımdı. tekrar düşünmeye başladı."bismillah" hayır bunu denemiş ama yapamamıştı. durdu. nerdeyse türkçedeki bütün kelimeleri denemişti ama bi türlü o ilk kelimeyi bulamamıştı. bu arada, evet, hala yazarken a4 kullanıyordu bilgisayara yazmanın gerekli ortamı sağlamadığına inanıyordu. rakı varken niye bira içsindi ki? düşünmeye odaklandı tekrar, aklına bir sürü şey geliyordu ama hiçbiri tatmin etmiyordu. kahvesinden büyükçe bi yudum aldı. kalemi yaratan rabbim, dedi, yardım et! büyükçe bi yudum daha alıp, belki ilham olur diye, önündeki kitaptan bişeyler karıştırdı. ayraçta 'intihar bombacılarını tanımak kolaydır, deneyimli intihar bombacısı olmaz' yazıyordu. sonra kendi kendine, ey insanlık! azraili görünceye kadar oku ve yaz, dedi. evet, evet bu iyi bir şeydi. bu ibadet, diye düşündü. canım Allah'ımın ilk emri bu: oku! böyle bi Allaha inanmak çok güzeldi. kahveden bi yudum daha, soğumuştu. telefonu, telefonu nerdeydi? saatlerdir tek bir mesaj gelmemişti. varlığını unutacaktı nerdeyse. yalnız olduğunu düşünmüyordu ama. yalnız değildi. çok fazla dostu vardı. bir başına canı sıkıldığında 'bu bizimki yalnızlık değil, teklik.' diyordu. kahvesinden bi yudum daha aldı derken sigara yakmadığını hatırladı, yudumu yutana kadar paketten bi dal çıkarttı, yuttu, sigarayı yaktı. kahvesini kontrol etti, son yuduma gelmişti. içti. zaten bitirmek için doldurmuştum, dedi. zaten ölmek için yaşıyoruz vakti geldiğinde biz de biteriz. ayağa kalktı, bişeyler yazmaya çalıştığını unutmuştu artık, amerikan balkona çöktü. vücudunun yarısı içerde yarısı dışardaydı. buz gibiydi hava. sabah ayazı iliklerine kar yağdırmıştı. sigarasına devam etti. sokakta işe giden bi kaç adam vardı, çok hızlıydılar, halbuki işe gidiyorlardı. büyük ihtimalle hepsi işçiydi ve gittikleri yerde akşama kadar sömürüleceklerdi ama aşıkçasına hızlıydılar. saat yediye iyice yaklaşmıştı yani kol saati öyle olduğunu gösteriyordu. karşı pencerede bi hareketlenme oldu, umursamadı. bu arada sigarasını içiyordu. uzaktan gelen araba sesleri dikkatini çekti. kimdiler acaba ve ne işleri vardı onları bu kadar süratlendirecek? uyusa mıydı, yoksa akşama kadar dayanıp akşam mı uyusaydı? biraz sonra uyusaydı. parmaklarında bi sıcaklık sezdi, sigarası bitmişti. sövüp aşağı attı. bak işte, o da bitmişti. liseye başlamıştı, bitmişti. şimdi üniversiteye başlayacaktı, o da bitecekti. aslında doğmuştu ve hayatta bitecekti. bi tek bu bitmekler bitmeyecekti. o yüzden takmıyordu artık bitmekleri. işte, mesela, bu sabahı da bitirmek üzere yatağına gidiyordu. doğruca yatağına gitti. bu sabahla birlikte bu yazı da bitti.

kirve

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder