12 Ekim 2014 Pazar

Şehirlerarası

Arkadan gözetlendiğimi bilmek beni delirtiyordu.Olabildiğince dik,kendime güvenir adımlarla yürümeye çalışıyordum.
Zorla güzelleştirmeye çalıştığım için iyice bok oluyordu.Umursamaz görüneyim diye kollarımı sallıyor,ıslık öttürüyor,bir şeyler mırıldanıyordum.

Bunu kendisi istemişti.Veda.Böyle olmak zorunda değildi ama böyle olmalıydı.

Aslında her şey o güzel İstanbul sabahında başlamıştı.Çayımdan yudum alıp simitimin masaya dökülen susamlarını dişlerimin arasına kaçırırken.Geçti oturdu bir anda karşıma.
Böyle bir şey söyleyeceğini  beklemiyordum.Galiba beni delirtmeye çalışıyordu.Sustum.Hiçbir şey söylemedim.Gitmesini bekledim.Sanırım anladı beni ve gitti.Çayımı bitirdim kalktım oradan.
Bir anda söylediklerini unutmuş,dişlerimin arasındaki susamları temizleme derdine girmiştim.Hiçbir şey umurumda değildi o an benim için.Sonunda başardım.Kendi başıma yapabildiğim nadir işlerden biriydi.

Varmıştım  daireme.ilkin dolaptan birayı kaptım ve bir yudum aldım.Sonra duvara fırlattım şişeyi.Dengesiz tavırlarım sinirlerimi bozuyordu.Madem duvara fırlatacaksın neden alıyorsun kardeşim?
Bir şeyler okudum ve dışarı atasım geldi kendimi.Sokakların çocuğuydum aslında.Yalnız başıma yürümeliydim. Çünkü insan yalnızdı aslında kendi yolunda.

Polisti babası,İsmet özel deyimiyle cumhuriyetin bir kuluydu.Babasıyla pek anlaşamazdı.Onu o yüzden çok sevmiştim aslında.Bende anlaşamazdım çünkü babamla.Benzer şeyleri yaşayan insanların
birbirlerini anlaması pek zor olmazdı.Bir şeyler paylaşıyor,rakı masasına beraber oturuyor,beraber dinliyorduk neşet babayı.Şu adam varya derdi bana,şu adam beni benden alıyor be.
Benden de alıyordu.Konuşurdu hep,anlatırdı neyi varsa.İçini dökmesi içimi yakıyordu.Ben pek konuşmaz dinlemeyi tercih ederdim.Tercih meselesi.Çok şey görmüştü hayatta.
Onun dışında tanıdığım insanların hepsi gururluydu.Fazla gururdan ölebilirdi insan.Ama o öyle değildi.

Onunla tanışıklığımız çok eskiye dayanıyordu.Serin bir Ankara gecesinde tanışmıştık.
Tunalı'da  zengin bir kadının çantasından  20 lira alıp çantayı olduğu yere bırakıp kaçıyordu ki bana çarptı.Her şeyi görmüştüm.İhtiyacım var dedi.Dur bekle dedim ve peşinden koşmaya başladım.
o kaçıyor ben kovalıyordum sanki.Ama hayır öyle değildi.O koşuyor bende neden daha fazla para almadığını öğrenmek istiyordum.pes etti sonunda.
-ismim tunç,neden daha fazla para almadığını o kadar çok merak ediyorum ki...
-ismim demir,soyismim de. İhtiyacım olan bu kadardı tunç,neden daha fazla alayım ki?
haklıydı.o gece bir meyhaneye gittik onunla. gel dedim,her şey benden.
Ve tanıştık bu şekilde.

Günler,aylar,yıllar birbirini kovaladı ve biz çok şey paylaştık.Ama bu söylediği beni her şeyi bırakıp gitmeye öylesine zorlamıştı ki.Size bunu söylemeyeceğim.Bu ikimiz arasında.
son bir konuşma yapmalıydım ama.Çünkü veda öncesi,insana ömrü boyunca yetecek bir şeyler söylemek gerekirdi bence.Gidiyordum yanına.Üsküdar'da, o en çok sevdiği yere.

-yeter demir dedim,artık insanlar ölmesin,artık kan akmasın,artık devletler kanla beslenmesin ve babana söyle fazla cop kullanmasın!

Döndüm arkama yürümeye başladım.Arkadan gözetlendiğimi bilmek beni delirtiyordu.Olabildiğince dik,kendime güvenir adımlarla yürümeye çalışıyordum.


Zorla güzelleştirmeye çalıştığım için iyice bok oluyordu.Umursamaz görüneyim diye kollarımı sallıyor,ıslık öttürüyor,bir şeyler mırıldanıyordum.

kara kedi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder